12 Ocak 2009 Pazartesi

Sonuç

Kitabımın sonuna gelindiğinde, buraya kadar yapılan açıklamalardan, okuyucu kuşkusuz bazı sonuçlara varmıştır. Bunları bir kere de ben açıklamak istiyorum. Bu açıklamam ele alınan aileyti tüm yönleriyle tanımaya yardımcı olacaktır.

İşte sonuçlar:

1-Birinci Dünya savaşıyla, Kurtuluş savaşında bu aileden 5 kişi şehit olmuştur.

2-Ailede hiç cinayet işlenmemiştir. Aileden hemen hemen hiç kimse hapse girmemiştir.

3-Ailede kız kaçırma olayı olmamıştır. Tüm evliler resmi nikahla evlenmiştir.

4-Ailede aynı anda iki evlilik görülmemiştir.

5-Bu ailede incelediğimiz 330 aileden sadece 7 adedinde boşanma olmuştur. Boşanma oranı % 3 bile değildir.

6-Ailede, özellikle son kuşakta polis, astsubay, tekniker, teknisyen, öğretmen, hekimlik gibi mesleklere yönelim artacak gibi görünmektedir.

7-Ailede iki kişi üniversitelerde profesörlüğe yükselmiş, bilimsel çalışmalar yapmış ve üniversite yönetimlerine katkıda bulunmuştur.

8-Geçmiş yüzyıllarda da yüksek öğrenim görerek molla olan ve müderreslik ve müftülük yapmış kişilere sıkça rastlanmaktadır.

9-Ailenin bir dalında ikiz doğum özelliği, bir dalında da gözlerde kayma tesbit edilmiştir. Ailenin bir dalında şeker hastalığı , bir dalında da Akdeniz kansızlığı şüphesi vardır.

10-Ailede 1800-1930 yıları arasında yakın akraba evliliğinin çok yaygın olduğu görülmektedir. Ancak buna bağlı olarak bu ailelerde ve bunların ileri kuşaklarında beden ve ruh sakatlıkları ve geri zekalılık görülmemiştir.

11-Ailede siyasete girip partilerde ve mahalli teşkilatlarda ve de yerel yönetimlerde görev almış kişiler yok denecek kadar azdır. Yalnızca Prof.Dr. İbrahim Karaca kısa bir süre bir partinin İzmir Bornova ilçe başkanlığını yapmıştır.

12-Ailede dernekçiliğe karşı da ilgi fazla değildir. Bu alanda Dr.Ahmet Reha Karaca’nın büyük ilgisi ve halen üstlendiği Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanlığı nedeniyle kendisi övgüye değer. Prof.Dr.İhsan Sarıkardaşoğlu, Süleyman Anık ve Süleyman Eroğlu ile Selahattin Eroğlu’nun dernekçilik faaliyetlerini belirtmek istiyorum.

13-Aileden 12 kişi çalışmak üzere gittikleri yabancı ülkelerde kalmıştır.

14-Yirminci yüzyılda bu aileden 330 adet yeni aile türemiş olup bu aileler ve bunların akrabalık durumları bu kitapta anlatılmaya çalışılmıştır.

15-Bu kitapta 1998 yılında 729 kişi yer almıştır. Henüz ulaşılamayan %5 oranında kişinin de var olduğunu sanıyorum.

16-Ele alınan 729 kişinin adları üzerinde yaptığım incelemede enteresan sonuçlar buldum. Bu adları 1600 yılından öncekiler ve sonrakiler ve yakın geçmiştekiler ve günümüzdekiler olarak 4 grupta incelediğimizde isim çeşitleri aşağıdaki gibi karşımıza çıkmaktadır.

a-) 1600 yılından önceki isimler:
Hafızıddin, Veliyüddin, Nimetullah, Safiyetullah, Seyfullah, Lütfullah

b-) 1600 yılından sonraki isimler:
Ahmet, Ali, Ayşe, Fadime, Cemile, Hasan, Hayrunnisa, Hüseyin, Emine, İbrahim, İsmail, Mehmet, Kezban, Osman, Sıdıka, Süleyman, Zeynep

c-) yakın zamandaki isimler. Bu dönemdeki isimler yukarıdakilerle karışık bir durum sergilemektedir.
Ayla, Aziz, Beyhan, Burhan, Bülent, Canan, Dilek, Doğan, Gönül, Güner, İhsan, İsmet, Leyla, Melehat, Mesut, Mualla, Mukaddes, Mukadder, Murat, Naciye, Necati, Nesrin, Nevin, Nuray, Rüştü, Saadet, Sebahattin, Selahattin, Sema, Sevda, Sevgi, Sevim, Sinan, Turan, Veysel, Yavuz, Zafer, Zeynep

d-) Günümüzün isimleri:
Alper, Atilla, Ayşen, Banu, Barış, Başak, Bangü, Berk, Berna, Buğra, Burçak, Buse, Büsra, Caner, Cansu, Cem, Deniz, Derya, Didem, Ebru, Eda, Elif, Emre, Esra, Fatih, Ferda, Filiz, Gamze, Hakan, Hande, İnci, İlayda, Koray, Levent, Mert, Merve, Mine, Müjder, Okan, Onur, Özge, Özlem, Pelin, Pınar, Sanem, Selda, Serap, Serhan, Serhaney, Serkan, Sertaç, Seçil, Sibel, Tuğba, Tülay, Ülper.

Bu isimlerin incelemesi bana şu ipuçlarını vermiştir:

a-) Bazı ailelerde dede adlarının torunlara verilerek onların ismen yaşatma isteği vardır. Ancak bu isteğin giderek azaldığını da görüyoruz. Özellikle genç annelerin çocuklarına güncel isimler koyma eğilimi bu geleneği zayıflatmaktadır. Kız çocuklarında eski kuşağa ait isimlerin yineleme yoluna gidilmediği, zorunlu hallerde eski isimlerin göbek adı olarak verildiği de görülmektedir.

b-) Yeni kuşak evliliklerde çocuk sayısı ortalama 2 olup kardeşlere ses uyumuna göre isim seçilmektedir. Örneğin: Mert-Berk, Özge-Özgül, Berna-Derya, Emre-Merve, Serap-Serkan, Serhan-Serhaney, Canan-Batuhan, Okan-Onur, Caner-Cansu, Serdar-Seda, Eda-Eren, Suna-Tuna, Ferruh-Ferda, Aysun-Aysen, Sinan-Cihan, Ülker-Ülper, Bülent-Levent, Serkan-Erkan, Buse-Buğra.

c-) özellikle kız çocuklarının isimlerinin seçiminde günümüzün sinema ve sahne sanatçılarının ve TV yayınlarının etkisinin olduğu görülmektedir.

Yukarıda 4 grup halinde sunduğumuz isimler zaman denen kavramın alışkanlık ve gelenekleri ne ölçüde değiştirdiğini açok bir şekilde göstermektedir. Değişimin Türk Dili paralelinde ve içinde olduğu da gözlenmektedir.