Fevzi Ağanın kayınbiraderi Ahmet Efendiyle birlikte bir dönem 1,200 koyunu olmuştur. Çobanlar, Fevzi Ağanın koyunları teker teker tanıdığını, kuzuların süt emme anlarında gelerek kuzuların annelerini bulmalarına yardımcı olduğunu söylerlerdi. Hatta hiç birimiz onun kadar iyi tanıyamıyoruz diye belleğine duydukları saygıyı belirtirlerdi.
Bellek ilgiye bağlıdır. İlgi ise sevgiye…
Fevzi Ağa sürüyü ve çobanları kontrol eder, hayvanların doyup doymadığını, suyunu, uykusunu alıp almadığını anlamaya çalışırdı. Sağmal koyunların laktasyon (sağım) sürelerinin uzatılmasına, dolayısıyla fazla sömürülmelerine karşı çıkardı.
Fevzi Ağa’da bulunan çoban köpekleri kimsede yoktu. Çoğu zaman 5-6 çoban köpeği olurdu. Bunlar hakiki kangal soyundan olup, kendi aralarında çiftleştikleri için melezlenmemişti.Biz çocukken ata biner gibi bu köpeklere biner ve onlarla oyun oynardık.
Fevzi Ağa köpekleriyle yavruyken kendi eliyle seçerdi.Kendi eliyle büyütüp, eğitirdi. Babamın köpekleri bir sevişi vardı ki onları mest ederdi. Köpeklerde onu çok severdi.
İlk dişi köpeğin adı Kiraz idi. Diğerleri onun soyundan türediler, Karabey, Çakal, Zeybek, Duman, Yetiş, İmdat İs, Karabaş, Torüs. Dişi köpeğe hem Kiraz adı verilirken, erkekler eksildikçe ayni isimler yavrulara verilerek kuşak sürdürülürdü.
Çevrede köpek ihtiyacı olan sürü sahipleri, bu ihtiyaçlarını Askeroğullarından giderirlerdi.
Yavşan’daki Kangallar, bu cinsin kendisine özgü karakterinin gerektirdiği psikolojik davranışlara yanıt verecek şekilde yetiştiriliyordu. Besinlerine çok dikkat edilir, başkalarından bir şey yemelerine izin verilmezdi.
Kangal cinsi köpekler dünyanın en soylu köpekleri ararsında sayılır. Anavatanları Rusya’nın Ural dağlarıdır. Ural’lar gibi soğuk bir yere uyum sağlayan bu köpekler soğuk ve rutubetsiz yerlerden hoşlanırlar. Bu nedenle iç Anadolu bunlar için oldukça uygun bir iklime sahiptir.
Kangal, savaştığı bir hayvanın boğazına sarılır ve yere yıkar. Yerde onu boğarak öldürür. Bir Kangal köpeğini, Kurt köpeği yada Doberman yenemez.
Kangal köpeği alay edilmekten ve hafife alınmaktan hoşlanmaz. Yetişkin Kangallar ciddiyeti sever. Çok sadık bekçi köpekleridir.
Fevzi Ağa öküzlerinin(4 adet) de beslenmesine çok dikkat ettiği gibi onları aşırı yük altına sokmazdı.
Atının bakımını kimseye emanet etmez ve güvenmezdi. Ahırda onunla konuşur, okşar, öperdi.
Babamın bir sözünü hatırlarım. Derdi ki:
‘ Bir kıtlık olsa insanları değil hayvanları düşünürüm. İnsanları açlıktan öldürmezler ama hayvanları öldürürler.Onun için ben hayvanın yiyeceğine öncelik veririm. Bu samanlık dolacak, bu otlu yığılacak ve bu yem ambarları dolacak sonra sıra bizim yiyeceklerimize gelecek.’
Hayvanlara kırbaç vurmaz, aç ve susuz işe koşmazdı.
‘Bende insan hakkı kalmıştır ama hayvan hakkı kalmamıştır. Vicdanım huzur içindedir’ derdi.
Yetiştirme ve üretim açısından hayvancılık teknolojini iyi bilirdi. İyi bir ıslahçıydı. Oldukça elit bir koyun sürüsü vardı. Bu sürüyü melezleme yöntemiyle elde etmişti. Bütün koyunlar ve koçlar bir öernek ve verimli bir ırk haline gelmişti.
Bir dönem Tarım Bakanlığı ilçede koyun yetiştiricilerini teşvik amacıyla yarışmalar düzenlerdi. Fevzi Ağa ve oğlu Kadir bu yarışmaya merinos koyunları ve tiftik keçileriyle katılırlardı. Ve de her girdikleri yarışmada birinciliği elde ederlerdi.
Sivrihisar’ın ağaları (Başta Abidin Potoğlu) Askeroğlulardan damızlık koç alırlardı.
Fevzi Ağa’nın koyunculukta uyguladığı yöntemleri bir Zootekni Profesörü olan Reşit Sönmez’e anlattığımda, yapılanları oldukça bilimsel ve doğru bulduğunu ifade etmişti.
Fevzi Ağa ise uyguladığı kalıtım kurallarını Mendel gibi kendi deneyimleriyle bulmuştu.
Aşırı hayvan sevgisiyle meşbu(doymuş) olmayan bir insan bu bilgileri elde edemez ve bu ilgiyi sürdüremez. Hayvanları koruma derneği eğer Fevzi Ağa’yı tanısaydı bir madalya da onlar verir ödüllendirirdi.