19 Mart 2009 Perşembe

Türklerin Anadolu'ya Yerleşmesi


Türkler, Orta Asya'da yaşadıkları Altay dağları eteklerinden, daha sonraki yüzyıllarda batıya doğru göçmüşlerdir.

Bizans'ın yani Doğu Roma’nın parlak bir dönem yaşadığı 4.yy - 8.yy arası Fırat Nehrinin batısında kalan eski Anadolu halkları (Hitit, Frig vb.) Rum ve Hiristiyan kimliği altında birleşmişlerdi. Ancak 9. yy'la birlikte Anadolu'daki etkinliğini kaybetmeye başlayan Doğu Roma'nın etkinsizliği ve Turki-İslam dünyasından gelen sufilerin misyonerlik çalışması sonucu Fırat nehrinin batısındaki Anadolu halkları İslamlaşmaya ve Türkçe konuşmaya başlamıştır.


10. yy'da Selçuklu askeri egemenliğinin sağlanmasından sonra da Anadolu halkı Türkleşmiştir. Bu safhada Orta Asya'dan Anadolu'ya yapılan yoğun göçlerin büyük etkisi olmuştur. Zengin köklü ve yerli bir kültürü olan Anadolu halkı ile dominant güçte olan ve farklı bir kültüre sahip Türkler kaynaşmış ve Anadolu Türkleri ortaya çıkmıştır. 

Burada göçebe bir toplumun yerleşik ve görece gelişmiş bir halkı nasıl etkilediği ve dilini benimsettiği sorunsalı ayrı bir tartışma noktasını oluşturmaktadır. 10. yüzyıldaki Fırat nehrinin batısındaki Anadolu halkının nüfusunun 3 milyon civarında olduğu, Orta Asya'dan gelen nüfusun ise 2-2,5 milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir. Bu dönemde istanbul'un nüfusu ise 300 bin kadardı. Zira, Orta Asya'dan Anadolu'ya 10. yy öncesi bizzat Bizans eliyle de Türkler yerleştirilmişti.

9. yy'la birlikte Anadolu'daki etkinliğini kaybetmeye başlayan Bizans'ın ekonomik yetersizliği, ordusunun güçten düşmesi ve başta Rumca olmak üzere çeşitli diller konuşan Hristiyan halkın omuzlarındaki vergi yükünün fazla olması, ayrıca Frenklerin, Cenevizli (Cenova) ve Venediklilerin ticari baskıları halkın yeni gelen göçebe Türklere baş kaldırmasını önlediği de ileri sürülmektedir..

Özellikle Anadolu'nun doğusunda (Asya'dan girişinde) bulunan Ermeniler de Türkler'e karşı koymaya girişmemiş, siyasi gücü eline geçirmesine karışmamıştır. Gregoryan olan Ermeniler, Rumca konuşan ve Rum Ortodoks olan Bizans'ın hem uzak hem de kendilerini anında savunamayacak olması nedeniyle böyle bir pragmatik eylem sergilemiş olabilir. Rum kiliseleri; Bizans devleti ve ordusuyla derin bağlar taşıdığı için, Türklere görece daha sert ve karşı bir tutum izlemiştir.

Öte yandan başka bir kaynakta, 10. yüzyıldaki Fırat nehrinin batısındaki Anadolu halkının nüfusunun 10 milyon civarında olduğu, Orta Asya'dan gelen nüfusun ise 1 - 1 ,5 milyon kadar olduğu belirtilmektedir. Kaynağa göre, gelen Türk boyları kırsal alanda Türkleşmeyi derhal sağlarken, kentlerde başarılı olamamış, Türklerin beraberinde getirdikleri İranlı öğeler kentlerde baskın kültür kurmuş ve Türklüğü hor görmüşlerdi. Fakat kentlerin Türkleşmesi de daha sonraki Moğol saldırıları sırasında tamamlanmıştır. Türk - yerli evlilikleri genellikle Türklerin lehine sonuçlanmıştır. Yerlilerle evlenen yeni yerleşimcilere iğdiş adı verilirdi. İğdişlerin büyük çoğunluğu doğal olarak yerli kadınlarla evlenen göçmen erkeklerdir.

Bu yüzden Türkler'in Anadolu'ya yerleşmesi dört evrede incelenebilir:

Birinci Evre (Bizans dönemi)


1100 yılında Doğu Roma İmparatorluğu(Bizans)

Anadolu'ya ilk olarak Hunlar, Sibirler, Hazarlar döneminde Türk kitlelerinin göçtüğü Bizans kaynaklarında belirtilmektedir. Türkler genellikle Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerine iskan edilmişlerdir. Karadeniz'in kuzeyini dolaşarak Balkanlar'a gelen Avar, Bulgar, Kıpçak, Oğuz, Peçenek Türkleri'nin pek çoğu Bizanslılar tarafından askere alınarak ve Anadolu'ya geçirilerek doğudan gelen akınlara karşı kullanıldılar ve Anadolu'ya iskan ettirildiler. Bizans kaynaklarına göre henüz Müslüman-Türk boyları Anadolu'ya gelmeden yüzbinlerce Türkçe konuşan unsur Anadolu'da yaşamaktaydı.

İkinci Evre (Büyük Selçuklu Dönemi)


Büyük Selçuklu devletinin egemenliğindeki bölgeler

Selçuklu sultanı Çağrı bey döneminde yapılan ilk keşif ve akınlarda, yurt arayan binlerce Türkmen aşireti, Doğu Anadolu'ya yerleşmeye başlamıştır. 1071 Malazgirt Savaşı ve 1099 Bizans’ın Türk bölgelerine baskınlarında Bizans emrinde olan binlerce Türk unsuru saf değiştirerek Anadolu Selçuklu saflarına geçmiştir. Anadolu Selçuklu döneminde Orta Asya ve İran üzerinden Anadolu'ya gelen Türkmen aşiretleri Batı Anadolu'ya yerleşmeye başlamıştır. Beylikler döneminde 250.000 bin çadırlık Türkmen aşiretlerinin Germiyanoğulları, Karesioğulları ve Hamitoğulları'na barındığı bilinmektedir. Yine Beylikler döneminde Balkanlar üzerinden Anadolu'ya gelen ve 100.000 bin çadırlık Sarı Saltuk Türkmenleri İsfendiyaroğulları, Osmanoğulları, Karesioğulları beyliğine sığınmışlardır. 1200lü yılların başında Orta Asya'da yaşayan Harzemşah Türkmenleri Moğol baskınından kaçarak Anadolu beyliklerine sığındılar. Orta Asya'da Hotan, Semerkant, Kaşgar, Cent gibi şehirlerde yerleşik olarak yaşayan Türk boylarının pekçoğu Moğol istilasından kaçarak Anadolu'ya yerleşmişlerdir.

Üçüncü Evre (Moğol Dönemi)

1243 yılında Anadolu'nun Moğol egemenliğine geçmesiyle ve İran'da kurulan İlhanlılar devleti aracılığıyla pek çok Türk ve Moğol unsuru Anadolu'ya yerleşmiştir. Osmanlı devletinin kurulmasıyla Orta Asya'dan gelen göçler kesilmemiştir. Akkoyunlu, Karakoyunlu Türkmenleri devletlerinin yıkılmasıyla Anadolu'ya yayılmışlardır.

1402 Ankara Savaşı sonucu Timur’la gelen bir çok Türk, geri dönmeyip Anadolu'ya yerleşmiştir. Orta Asya ve diğer bölgelerden göç Safevi devletinin (Azerbeycan, Ortadoğu ve İran’ı kapsayan) kurulmasına kadar sürmüştür. 1517 Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinden sonra binlerce çadırlık Suriye, Irak, Dulkadir Türkmenleri Batı Anadolu’ya gönderilmiştir.

İlber Ortaylı’ya göre, 1000'li yıllarda başlayan Türk göçleri esnasında Anadolu'da yaşayan Rum, Anadolu ve Ermeni tebaa ile karışım başta din olmak sebebiyle en az olmuştur. Osmanlı döneminin sonuna kadar ayrı olarak yaşamışlardır. Bundaki diğer referanslar ise göçebe bir toplumun yerleşik ve gelişmiş bir toplumu ekarte edemeyeceği ve dilini benimsetemeyeceği görüşüdür.



Osmanlı kayıtlarına göre, 1800 yıllarında Anadolu'nun nüfusu 12 milyon kadardır. Bu nüfusun 3 milyon kadarı Rum, 2 milyon kadarı Ermeni, 1 milyon kadarı Kürt, 5 milyon kadarı Türk’tür. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun % 45'i Türk’tür. Bu zamanlarda Balkanlar'da ise 10 milyon kadar insan yaşamaktaydı ve bunların 3 milyon kadarı Türk’tür (Boşnak-Arnavut kökenliler hariçtir).

1856 ve 1877 Rus-Osmanlı savaşı sonucuyla Anadolu'daki Türk ve müslüman sayısı gittikçe artmaya; Rum ve Ermeni sayısı azalmaya başladı. Osmanlı kayıtlarına göre, bu dönemde Balkanlardan Anadoluya geri göç eden Türk nüfusu 2 milyon kadardır. Bu nüfusa Boşnak ve Arnavut kökenliler dahil değildir.

1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinde Rusların baskısının artması sonucu 2 milyona yakın Kırım Tatarı ve Kazan Tatarları Anadolu'ya sığınmıştır.

Kısaca, 1900 yıllarında Anadolu'daki toplam nüfusun 8 milyon kadarı Türk kökenlidir

Büyük Selçuklu imparatorluğu
Anadolu Selçuklu Devleti