Eskilere dayanan yerleşim düzeni biçimine bakılırsa, insanların evlerinin yerini seçerken iki faktörü ön planda tuttukları görülür. Birincisi soğuktan ikincisi düşman saldırılarından korunmak. Bu iki faktörün dışında yaşanacak yerin suyuna ve havasına da önem verilmiştir.
Bu açıdan Sivrihisar ‘ın 1486 yılı haritasına bakarsak, köylerin Çal dağı, Karasivri, Dinek dağı ve Arayıt dağının yamaçlarına kurulduğunu görürüz. Buralarda yaşayanlar, ovalara ve Sakarya kıyılarına inmemişlerdir. Ayrıca Sakarya ve Porsuk ırmaklarının yakınlarında o dönemlerde sivrisinek ve sıtma sorunu vardı. Geçmişte insanlar sıtma hastalığından çok çekmişlerdir.
İç Anadoluda hüküm süren kara iklimi ve bunun doğal sonucu soğuk ve uzun bir kış mevsimi, insanları tedbirli olmaya zorlamıştır. Isınma koşullarının ilkel olduğu o günlerde doğanın olanaklarından yararlanılmıştır. Yani insanlar daima güney yönünü seçerek, kış günlerinde güneş enerjisinden yararlanma yoluna gitmişlerdir.
Yavşan da ilk dönem yerleşimi yukarıdaki kurallar göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Bu nedenle ilk evler poyraz denilen kuzey rüzgarından saklı kalmış ve güneşten tam olarak yararlanmasını bilmiştir. Yerleşim planında gösterildiği gibi evler bitişik nizamda yapılmış, böylece soğuğa maruz yüzeyler en aza indirilmiştir. Ev duvarları taş ve çamur ile 50 cm genişliğinde örülmüştür. Bu duvarlar soğuğu ve sıcağı geçirmezler. Evlerin çatısı, döşeme denen kalın ağaçların 20 cm ara ile dizilip bunların üzerine kamış, hasır, ot gibi maddeler serilmesi, onun üzerine de 15-20 cm toprak örtülmesiyle yapılır. Toprak çatılar hafifçe meyillidir.
Yaylanın yerleşim planı incelendiğinde görüleceği gibi her evin, ailenin kendi oturduğu kısmı, hayvanların barındığı bir bölümü, bir samanlığı ve bir de genişçe hayatı(iç avlu) bulunmaktadır. Ailenin yaşadığı yer genellikle ortada bir mutfak ile buradan girilen sağlı sollu iki odadan ibarettir.
Köyün ilk yerleşim planı incelendiğinde gene dikkatimizi çeken bir husus tüm hanelerin sanki bir kooperatif evleri gibi, hepsi birlikte, bir defa da, ortak bir plana göre düşünülüp yapılmış evler gibi olmasıdır. Bu saptama bizi bu evlerin 1.Ahmet tarafından oğulları için ayrı ayrı yaptırıldığı düşüncesine götürmektedir. Buna göre bu yerleşkedeki evlerin en çok 200 yıllık bir geçmişi olmalıdır. Zaten evlerin ahşap kısımlarının değerlendirilmesinden de bu tahmini çıkartıyoruz.
Elde mevcut bir yayında Yunan istilasında(1922) Yavşan da 11 hane bulunduğu bildirilmektedir. 1940 yılından itibaren eski evler birer birer terk edilerek köy meydanına çıkılmaya başlanmış ve her aile krokide görüldüğü gibi uygun yerlere yeni evlerini yapmışlardır. Bu konuda öncülüğü 1920 yılında 1.Ahmet’in oğlu Molla Mehmet yapmış, köyün yüksekçe bir yerinde, kendine ait bir tarlanın kenarına yeni bir ev inşa etmiştir. Bu yeni evde de aynı hata tekrarlanmıştır. Hayvanlar ve samanlık için ayrılan geniş bir alana karşılık, hane halkı için büyükçe tek bir oda ile yetinilmesinin mantığını bugün anlamak mümkün değildir. Molla Mehmet'ten 20 yıl sonra yapılan evlerde de aynı düşüncenin devam ettiğini görüyoruz.
Yayla sakinleri evlerini teker teker yenilerken, iki aile reisi köy planı ve köy alanı kavramlarını dikkate almayarak, meydanın tam ortasına evlerini yapmışlardır. Sözde bu arsaların evvelce babalarından kalma harman yerleri olduğunu iddia ederek, burada önce iki oda ve bir mutfak 50 m2 ev yaptırdılar. Sonra ahır, samanlık, koyunluk ve ev bahçesi adı altında yaptırdıkları müştemilatlar için başkalarına ait yerlere tecavüz ettiler. Plandan da görülebileceği gibi bu iki evin inşaatı köy meydanını kapatarak yerleşim düzeninin ve trafiği alt üst ettiği için hiçbir zaman haklı bulunmamıştır.
Ahmet Sarıkardaşoğlu’nun ölümünden sonra oğlu Dr.İhsan da aşağıdaki eski evlerini terk ederek , Fevzi Karaca’dan aldığı arsa üzerinde, yüksek bir yerde bir ev yaptırmıştır. Kendisi ailesiyle birlikte yaz aylarını bu evde geçirmektedir.
Öte yandan Hüseyin Çakır Eroğlu için Almanya da bulunan oğulları Bekir ve Yavuz modern bir köy evi yaptırdılar. Planda 16 numara olan Kamil Eroğlu’na ait evin arsasının bir kısmının üstüne Hüseyin-Fadime Karaca çiftinin yaptırdığı küçük ev, ölümlerinin ardından Şadiye-Hulusi Çam çiftine geçmiştir. Kendileri bu ev de yaylacılık yapmaktadırlar.
Yeni evlerden sayılan Fevzi Anık’a ait 6 numaralı ev Hüseyin Gencel’e geçmiş ve oda bu evi aslen İstiklalbağı köyünden olup ta Yavşanda davarcılıkla uğraşan Necati-Şener Cingözoğlu’na kiralamış bulunmaktadır.
Planda 11 ve 12 numaraların sahipleri Selahattin-Süleyman-İhsan kardeşler ile 15 numarada oturan Osman oğlu Hasan Eroğlu, düzenli olarak Sivrihisar da oturmasına karşın, köy işiyle ilgilendikleri dönemlerde Yavşan daki evlerini kullanmaktadırlar.
Yaylanın 29 numaralı evi ile daha sonradan Celal tarafından alınarak kullanıma ortak edilen 20 ve 21 numaralı evler Celal oğlu Ekrem in mülkiyetindedir. Asıl işi Sivrihisar da olan Ekrem belirli dönemlerde yaylada kalmaktadır.