22 Mart 2009 Pazar

Önsöz


Bu kitabın amacı bir ailenin Atalar zincirini gözler önüne sermektir. Atalar zinciri basit bir isim listesi, çizelge yada şemalar halinde, yalın olarak da verilebilirdi. Ancak o koşulllarda kitabın cansız ve ruhsuz olacağını düşündüm; çünkü o haliyle kitabın açıklamaları, yorumları, değerlendirmeleri ve mesajı içermeyen, kuru bir isimler listesinden ileri gitmeyeceğini düşündüm.

Öyle bir kitabın, okuyucunun kafasında beliren soruları çözemeyeceği ve ilgisini de fazla çekemeyeceğini düşünerek kitaba, anılara dayalı bir roman havası vermek istedim. Bu nedenle kitapta öyküler, anılar ve anektodlar yer almıştır. Öykülerde kendi aileme daha fazla yer vermiş bulunuyorum. Çünkü ben yaşarken gördüklerimi yazdım; onları daha iyi hatırlıyorum. Diğer yandan kitabın, aile bağları bakımından müstakbel bireylerimin, kendi öz ailelerinin geçmişini daha detaylı ve daha doğru tanımalarını sağlayacak bir belge olmasını istedim.

Kuşkusuz atalarımızın yalnızca isimleri değil, onların içinde bulundukları koşullar ve yaşam biçimleri de insan olarak bizim ilgimizi çeker ve kafalarımızda bu konuda sorular doğar. İşte okurlarımızın böylesine meraklarını gidermek amacıyla, ecdadımızın başlıca yaşadığı yer olan Yavşan yaylası hakkında da detaylı bilgi sunmuş bulunuyoruz. Bu mekanı tüm yönleriyle ele alarak geçmişini aydınlatmaya çalıştık. Baştan sona orijinal olan bu çalışma, kapsamlı ve derinliğine bir araştırma ve inceleme ürünüdür. Çok büyük bir aileyi kapsayan bu çalışmada, bilgi toplamada maruz kaldığım zorlukları burada dile getirmek istemiyorum. Ancak şu kadarını da ifade etmekten kendimi alamıyorum. Hiç kimse dedesinden öte bilgi sahibi olmadığı gibi, ilgi de duymadığını esefle gördüm. Kitabın yazılmasında başlıca kaynaklarım, bazı kitaplar ile vakıf senetleri olmuştur. Vakıf senetlerinin ele geçirilmesi ve okutulup değerlendirilmesinde karşılaşılan güçlükleri anlatmya gerek olmadığını sanıyorum. Konuyla ilgili rivayet ve tevatürleri mantık süzgecinden geçirerek, ancak mevcut bilgilerle bağdaşması durumunda değerlendirdim.

Bu çalışmayla Yavşan yaylasının tarihi ve geçmişi, hakikata yakın bir şekilde ortaya konulmuştur. Bir ailenin 650 yıllık geçmişinin yaşandığı yer olması bakımından Yavşan bu günkü haline bakılarak küçümsenmemelidir; orada şanlı bir ailenin tarihi gömülüdür.

Bu tarihin ve onun içinde yer alan atalarımızın, zincirin her bir halkasında kendi adlarıyla ve yaşadıkları yıllarla görünmeleri, onların torunlarına heyecan vereceğine ve ilgilerini uyandıracağına inanmak istiyorum. Bu ilgi, sevinç ve heyecan bana, çektiğim zorlukları unutturacak ve kıvanç verecektir.

Milletçe, geleneksel yapımızda, ruhumuza kazınmış bir özelliğimiz vardır:mahremiyetlerimizi sandığımızda saklayıp, öte dünyaya birlikte götürmek… Bu özelliğimize saygılı davranarak, birok değerlendirmeleri ve anıları, arzu ettiğim halde, kitabımıza almadım; aldıklarım ise kişileri rencide etmeyenlerdir. Bırakalım sandıktakileri; kişiler onları öte tarafa taşımaya devam etsinler. Gene de bu konuda kırılanlar olursa, onlardan özür dilerim. Kitapta eksik ve yanlış bilgiler olabileceğini kabul ediyorum. Elimde olmayan bu gibi eksik ve yanlışlar için de beni bağışlayınız.

Kitabımın, okuyuculara mutluluk vermesini diliyorum.

İbrahim Karaca
İzmir, 1998
.
.
.