29 Aralık 2008 Pazartesi

Tımar, Sipahiler ve Şövalyelik


Tımar, Osmanlı İmparatorluğu'nda kamu arazisi dahilinde, yönetimi sipahiye bırakılmış olan verimli topraklara verilen addır. Sipahiler Osmanlı Ordusunun atlı askerleridir. Sipahiler eğer Tımar sahibiyse savaş zamanı yanında beslediği diğer askerler ile birlikte savaşa katılır, barışta yönettiği bölgenin barışını sağlar, devlete adına üretilen üründen vergi toplardı. Sipahiler batı dünyasının şövalyeleri ile özdeşleştirilmişlerdir. Tımar sistemi 1839'da Tanzimat Fermanıyla kaldırılmıştır.


Sipahiler, Eyalet askerlerinin dolayısıyla Osmanlı ordusunun en önemli kesimiydi.Tımarlı sipahiler tımar sahiplerinden ve bunların beslemekle yükümlü oldukları askerlerden meydana gelirdi. Bir seferden 2-3 ay önce tımarlı sipahilere hazır olmaları emredilirdi. Bütün sipahilerin sefere katılması zorunluydu. Sipahilerin subaylarına Alaybeyi denirdi. Her alaybeyi 1000 sipahiye kumanda ederdi. Silahları kılıç, ok, kalkan, mızrak idi. Başlarında miğfer üstlerinde zırh bulunurdu.

Sipahiler 3 gruba ayrılırdı. Küçükten büyüğe Tımarlı sipahi, Ziamet sipahi ve Has sipahi. Savaş sırasında Tımarlı sipahi 5 savaşçı, Ziamet 10 savaşçı, Has Sipahi ise 25 den fazla atlı savaşçı getirmek durumundaydı. Yeniçeriler devşirmelerden oluşmasına karşın Sipahiler tarım yapan etnik türk kökenlilerden seçilirdi.

Osmanlı Ordusu'nun Savaş Düzeni:Osmanlı ordusu savaş durumunda ve yürüüşlerde merkez sağ kol ve sol kol düzenini alırdı. Ordu yürüyüş halindeyken baskın tehlikesini önlemek için önde akıncılar ilerlerdi. Akıncıların gerisinde ise yol açan küprüleri tamir eden yol göstermek için kazık çakan kazmacılar yürürdü.Onların gerisinden azablar(evlenmemiş genç yaya asker) ve karakol kuvvetleri gelirdi. Osmanlı ordusu genellikle geceyarısı yürüyüşe çıkar ertesi gün öğleye kadar yürüyüş devam ederdi. Geceleyin yolu ve ordugâhı aydınlatmak için meşaleler kullanılırdı. Savaş meydanında da hilal ya da at nalı şeklinde pozisyon alınırdı. Merkezde yeniçeriler onların önünde toplar,topların önünde ise azablar bulunurdu. Sağ ve sol kollarda ise eyalet askerleri bulunurdu. Savaşta düşman hilalin merkezine çekilir sonra çevresi sarılıp yok edilirdi.




Şövalyelik
Şövalye, Orta Çağ'da at üstünde ve yaya olarak savaşabilen seçkin bir askeri sınıf. Orta Çağ'da şövalyenin temel görevi dövüşmek ve zırh kuşanmış atlı birliklere liderlik etmekti.

Şövalyelik, Avrupa’nın değişik bölgelerinde farklı şekillerde yorumlandı ancak temellerini Fransızlar belirledi. 12. yüzyılda şövalye olmanın temelleri keskin çizgilerle belirlenmiştir.

  • Prouesse (prowess) : Savaş konusunda kendini ispatlamış olmak.
  • Loyaute (loyalty) : Sadakat.
  • Largesse (generosity) : Altındakileri yaptıkları iyi doğru işler karşılığında ödüllendirmek, cömertlik.
  • Courtoisie (courtesy) : Etiket, yerinde davranma, kurallara uyma.
  • Franchise (free birth) : Kanuni etkinin dışında ve soylu olarak doğma, hür doğma.
  • Honeur (honor) : Onur, şeref.
Bunlara ek olarak, bir şövalyenin uyması ya da benimsemesi gereken hayat felsefesi denilebilecek 10 temel kural vardı:
  • Kutsal saydığı değerleri ölümü pahasına korumak.
  • Savunmasız ve acizleri korurken onlara saygı göstermek.
  • Ülkesini sevmek.
  • Düşmandan önce savaş meydanından geri çekilmemek.
  • Tek bir bayana karşı aşk beslemek, ona bağlı olmak.
  • Kötülüklerin ve acımasızlığın karşısında durmak.
  • İnandığı değerlerle çakışmadığı sürece, emri altında olduğu amirlerinin tüm emirlere uymak.
  • Sözüne sadık olmak, onurunu küçük düşürecek davranışlardan uzak durmak.
  • Cömert olmak, kendisine gösterilen iyiliği asla unutmamak.
  • Her durumda doğruluğun ve iyiliğin temsilcisi olmak.
Kaldığınız sayfaya dönüş için tarayıcınızın(Browser) Back ikonuna basınız.