11 Temmuz 2008 Cuma

Hacı Bayram-ı Veli (1352 - 1429)

Hacı Bayram-ı Veli 15.yüzyılda Anadolu Türk Birliğinin yeniden sağlanmasında en az politik ve askeri güçler kadar etkili olan Anadolu sufilerinin en önemlilerinden biridir. Ankara’nın Çubuk çayı üzerindeki Solfasol köyünde doğmuştur. Doğum tarihi kesin olmamakla birlikte kaynaklarda 1352 olarak belirtilir. Asıl ismi Numandır. Babası Koyunlucalı Ahmet ,annesi Fatma Hanımdır. Abdal Murad ve Safiyüddin adlı kendisinden küçük iki kardeşinin olduğu bilinir.

Hacı Bayram Câmii, Ankara'nın Ulus semtinde bulunan tarihi camii. Augustus (Ogüst) Tapınağı'nın bitişiğindedir. İlk yapılış tarihi 1427/1428 olan caminin ilk mimarı hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Günümüzdeki mimari yapısı 17. ve 18. yüzyıl camilerinin karakterlerini taşımaktadır. Uzunlamasına dikdörtgen bir plana sahip yapı, taş kaideli, tuğla duvarlı ve kiremit çatılıdır. Camii ahşap ve ahşap üzerine kalemişi süslemeleri, çini süslemeleri bakımından da oldukça zengin bir yapıdır. Cami içindeki ahşaplar üzerinde Nakkaş Mustafa'ya ait boyama nakışlar vardır. Caminin Güneydoğu duvarında iki şerefeli bir minare bulunmaktadır. Bu minare kare planlı taş kaideli, silindirik tuğla gövdelidir. Caminin mihrap duvarına bitişik olan Hacı Bayram Türbesi 1429 yılında yapılmıştır. Türbe kare planlı, sekizgen tamburlu ve üzeri kurşun kubbe ile örtülüdür. Yine caminin bahçesinde 18. yüzyıla ait Osman Fazıl Paşa Türbesi bulunmaktadır.

Hacı Bayram-ı Veli Hz.’lerinin annesine ait mezar Ankara Esenboğa Yolunda Hasköy Dörtyol mevkiinde Solfasol köyüne dönülen kavşakta T.C Nebahat Taşkın İlköğretim Okulu önünde bulunmaktadır.

Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda, Hacı Bayram-ı Veli'nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.
Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u feth edeceğini II. Mehmed'in babası II. Murad'a bildirdiği rivayet olunur.

Hacı Bayram-ı Veli Hz. çocukluk yıllarından itibaren ciddi bir eğitim almıştır. Bu yılllarda hocasının Şeyh İzzetin ( Şeyh İzzetin Cami ve türbesi Hacı Bayram Caminin buluduğu tepenin doğu alt kısmındadır) olduğu söylenirse de ikisinin yaşamış olduğu zaman dilimi arasındaki elli yıllık fark bu bilginin doğru olmadığı sonucunu ortaya çıkarır. Hacı Bayram-ı Veli gençlik yıllarında medrese eğitimi almış ve bu dönemde

Tefsir,Fıkıh,Hadis,Matematik,Felsefe,Arapça,Farsça Edebiyat gibi çeşitli dersleri okumuştur.

Hacı Bayram-ı Veli öğrencilik hayatından sonra Ankara’da Melike Hatun isimli bir hayırseverin yaptırdığı Kara Medrese de müderrislik yapmıştır. Medreseler günümüzün üniversite ve fakülteleridir.Burada ders veren müderrislerin ünvanı günümüzün profesör ünvanıdır.

Daha sonra Hacı Bayram-ı Veli Hz.’leri zamanın ünlü din bilgini olan Ebu Hamidüddin Aksarayi (Somucu Baba) tarafından Kayseri’ye davet edilir. Bir Halveti şeyhi olan Ebu Hamidüddin ile karşılaşması ilk defa bir kurban bayramı günü olduğu için şeyh kendisine Bayram adını verir. Bugünden sonra Numan ismi yerine Bayram ismini kullanır. Bu ziyaret esnasında Ebu Hamidüddin Hacı Bayram-ı Veli’ye zahir ilminin ve batın ilminin derecelerini ve geleceğini manevi yolla kendisine göstererek ,ikisi arasında bir seçim yapmasını söyler ve kendisini tasavvuf yoluna girmeye, bu yolda öğrencisi olmaya davet eder. Hacı Bayram-ı Veli bu daveti kabul eder ve tasavvuf eğitimine Ebu Hamidüddin nezaretinde başlar.

Ardından kesin tarihi bilinmemekle birlikte (muhtemelen 1394) şeyhi ile birlikte Bursa’ya gider ve orada Çelebi Sultan Mehmet (Yeşil Medrese) medresesinde de müderrislik yapar.

1400 yılında şeyhi ile Bursa’dan ayrılan Hacı Bayram-ı Veli ; üç yıl süren Şam, Mekke ve Medine’yi kapsayan hac yolculuğuna çıkarlar. Geri döndüklerinde Ebu Hamidüddin Hazretleri çok yaşlanmıştır ve manevi emanetini Hacı Bayram-ı Veli ‘ye bırakarak 20 Eylül 1412 tarihinde Aksaray’da vefat eder.

Hacı Bayram-ı Veli daha sonra Ankara’ya döner.Artık yanlızca müderris değil, Hamidüddin Aksariyi’nin halifesi ve kendi adıyla anılan Bayramilik tarikatının şeyhidir. Tarikatın eğitiminin yapılması için tekke adı verilen binalara ihtiyaç vardır. Bu tekkeler yenilip içilen, yatılan, ibadet edilen yerlerdir. Yapılan danışmalar sonucunda bugünkü Ulus meydanında yüksekçe bir tepe olan eski hiristiyan Ogüst mabedine bitişik şekilde 1415 senesinde Bayramilik Tarikatı tekkesinin inşaatına başlanır.

Bu tekkenin ilk imamı Hacı Bayram-ı Veli Hz.’nin öğrencisi ve gelecekteki damadı Eşrefoğlu Rumi Hz.’leridir. Bayramilik tarikatı Hacı Bayram-ı Veli Hz.’lerinin profesör olması ve eğitim metodunu güzel uygulaması sonucu kısa zamanda büyük kitlelere ulaşırarak yayılır. Bu esnada Akşemseddin Hz.’leri Ankara’ya gelir Hacı Bayram-ı Veli Hz.’lerinin öğrencisi olur.

Bayramilik yaygınlaşırken, Edirne’de Sultan II.Murad Han 1421 yılında tahta geçer. Bu tarikatın çok yaygınlaşması kimi çevrelerde korku ve kuşku uyandırır ve Hacı Bayram-ı Veli Sultan II.Murad’a şikayet edilir. Yakın geçmişte yaşanmış Şeyh Bedrettin isyanı ile kurulan hayali bağlantılar ve spekülatif benzerliklerle de kışkırtmalar yapılır. Sonuçta Hacı Bayram-ı Veli, II.Murad Han tarafından Edirne’ye davet edilir.

Hacı Bayram-ı Veli öğrencisi Akşemseddin’i de yanına alarak Edirne yolculuğuna çıkar. Bu yolculuk esnasında Gelibolu’ya uğrar ve burada Yazıcıoğlu Ahmet ve Muhammed kardeşlerle görüşür onları tasavvufi yola sokar.

Sultan daha ilk görüşte Hacı Bayram-ı Veli’den etkilenir ve ihbarın asılsız olduğu anlaşılır. Sultan ve vezirlerle görüşen Hacı Bayram-ı Veli onlara çeşitli tavsiye ve telkinlerde bulunur.Yaklaşık iki ay Edirne’de kalır ve bu esnada Edirne Eski Camiinde halka va’z eder. Hacı Bayram-ı Veli ‘den çok etkilenen Sultan bu büyük veliyi saygı ve sevgi içinde Ankara’ya uğurlar, O’na olan sevgisi sebebiyle müridlerini vergiden affeder.

Hacı Bayram-ı Veli Hz.’leri 1426 yılında tekrar Edirne’ye gider.Bugünkü tarihi Uzunköprü’nün temeli dualarla atılır.

1429 yılında Edirne’ye bir yolculuk daha yapılır. Bu seyahat Hacı Bayram-ı Veli Hz.’lerinin Fatih Sultan Mehmet’i gördüğü son Edirne seyahatı olur. Bu görüşme esnasında İstanbul’un Fatih tarafından feth edileceği müjdesini Sultan II.Murad’a verir.1430 yılında halife olarak Akşemseddin Hz. ve Bıçakçı Ömer’i bırakarak Ankara’da vefat eder.

Hacı Bayram-ı Veli Hz.’lerinin üç kız ve beş erkek çocuğu olduğunu biliyoruz. Kızlarından sadece Eşrefoğlu Rumi ile evlenen Hayrunisa’nın ismi bilinmektedir.Oğullarının adları sırasıyla Şeyh Ahmet Baba, Ethem Baba, Baba Sultan, İbrahim ve Ali’dir.

HACI BAYRAM-I VELİ’NİN SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYATTAKİ ROLÜ
Hacı Bayram-ı Veli herşeyden önce bilim ve tasavvufu birleştirmeyi başarmış bir sufidir. İslamiyeti ilmi açıdan ele alarak iyice anlamış, önce profesör olarak medresede öğrenci yetiştirmiş sonrada tasavvuf hayatına adımını atmıştır.Tasavvuf felsefesi bakımından kendinden öncekilere göre bir yenilik getirmemiştir. Ancak mutasavvıf olarak dünyayı red ve terk yerine, onu imara yönelmiş etrafındakileri de teşvik etmiştir. Hacı Bayram-ı Veli’nin bu yanı devrine göre çok ileri görüşü simgeler.

Hacı Bayram-ı Veli’nin etrafında okuma yazma bilmeyenler ve o devrin her çeşit meslek gruplarından insanlar bulunduğu gibi başta Akşemseddin olmak üzere Germiyanoğlu Şeyhi, Eşrefoğlu Rumi, Ahmed Bican, Yazıcıoğlu Muhammed gibi bilim adamları da bulunuyordu.Bu kadar farklı kültür gruplarını aynı potada eritmesi de büyük bir başarıdır.

Müridlerini el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirmiştir. Kısacası herkese çalışma tavsiyesinde bulunmuş kendisi de buğday, arpa, burçak yetiştirerek onlara yaşayan örnek olmuştur. Bu şekilde müridlerini toprağa bağlı yaşamaya teşvik ederek Anadolu’ya Orta Asya’dan gelen Türk göçerlerin yerleşik hayata geçmesini sağlamış Anadolu’da kalıcı Türk birliğinin sağlanmasında ve Osmanlı Devletinin medeniyet yolunda aşama kaydetmesinde önemli rol oynamıştır.

Hacı Bayram-ı Veli’nin koyduğu imece usulü yani hasadı bütün köylülerin katılımı ile ortaklaşa toplama yöntemi bugün bile hala Anadolu’da uygulanmaktadır.Anadolu’da ondan başka aynı etkiyi sağlamış bir mutasavvıf gösterilemez.

Hacı Bayram-ı Veli ‘ye göre toplum iki ana kesime ayrılır.Zenginler ve yoksullar..Bu iki grubun arasındaki köprü kurulması ve yoksulların sosyo ekonomik güvenliğinin sağlanması görevini yaşadığı dönemde Hacı Bayram-ı Veli gerçekleştirmiştir. Mübarek aylarda müridleriyle beraber Ankara’nın ticari merkezlerinde dolaşır, dükkan sahiplerinden isteyenler zekat ve sadakalarını dervişlerin taşıdığı büyük bir torba içine atarlardı.Bu paralar bir yardım sandığında toplanır kimsesiz yaşlılara, dul bayanlara, öksüzlere, evlenemeyecek kadar fakir genç kızlara ve erkeklere, kitap alamayacak kadar fakir öğrencilere kısacası tüm ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı.Görüldüğü gibi günümüzün Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Bağkur gibi sosyal yardımlaşma organizasyonlarının temeli bundan beş buçuk asır önce Hacı Bayram-ı Veli tarafından atılmıştır.

Hacı Bayram-ı Veli Hz’nin güzel adetlerinden biri de tekkesinde sürekli bir kazan kaynatmasıdır ki bu adet kök olarak Orta Asya tasavvuf geleneğine Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerine dayanır. Tekkesindeki bu kazanda sürekli gece gündüz burçak çorbası kaynar ; gelen geçen, zengin fakir, büyük küçük, kadın erkek herkes içerdi.

Hacı Bayram Camii tekkesinde hergün sabah ve yatsıdan sonra zikir meclisleri kurulur , öğle namazından önce ve sonra başta müridler olmak üzere her gruptan insana tefsir, fıkıh, hadis, kelam hatta felsefi ağırlıklı tasavvuf dersleri verilirdi. Bu şekilde toplumun eğitimi de gerçekleştiriliyordu.

Hacı Bayram-ı Veli Anadolu’da dil ve kültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’at ve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmet Yesevi geleneğine uygun olarak şiirler yazmıştır.Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçta iken, Hacı Bayram-ı Veli ‘nin halk ile diyalog kurabileceği Türkçeyi tercih etmesi belli bir misyona delalet eder. Bu misyon Anadolu’da dil birliğinin sağlanması ve Türk kültürürün hakim olmasıdır.

Türkçecilik akımı müridlerini de etkilemiş bu sufiler özellikle Türkçe eserler vermişlerdir. Yazıcıoğlu Muhammed, Ahmet Bican, Eşrefoğlu Rumi gibi öğrencilerinin Envaru-l Aşıkin, Muhammediye, Müzekki’n Nüfus gibi eserleri Anadoluda yıllarca kolaylıkla okunmuştur halkın elinden düşmemiştir.

Bayramiye Tarikatı
Hacı Bayram-ı Veli Hz.’lerinin kurduğu tarikatın adı kendisine izafeten Bayramilik Tarikatı olarak tanınmıştır. Bayramilik Ebherilik, Nakşibendilik ve Halveti tarikatlarının birleşimi olarak kurulmuştur. Bu tarikatta üç temel unsur vardır.Bunlar Cezbe, Muhabbet, Sırr-ı İlahi olarak sıralanırlar.

Kulun Allah’a doğru aşk ile çekilmesine Cezbe, Allah’ın kulu kulunda Allah’ı sevmesine Muhabbet denir. Bayramilikte bu ikisini elde eden mürid Ilahi sırrı elde etmek için çaba gösterir.

Her tarikatın kendisine özel bir başlığı (takke) bulur ki bu başlığa Tac denir.Bayrami tarikatının tacı beyaz renkli, altı dilimli olup tam tepesinde beyaz keçeden birbiri içinde üç daire bulunurdu.Buna gül adı verilirdi.Bu başlığın üzerine yeşil renkli sarık sarılırdı.


Hacı Bayram-ı Velî'den Nasihatler

  • Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır.
  • Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.
  • İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsanız, çarşı ve pazarlarda sık sık bulunmayınız
    Dünyâ gamından, nefsin sıkıştırmasından hafifleyip kurtulmak istiyorsanız, kabristanları sık sık ziyâret ediniz
  • Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın, sırlarını ifşâ etmeyiniz. Çünkü gördüğünüz bu sırlar, size emânettir. Emânete hiyânet ise, çirkin bir harekettir.
    Emaneti koruyunuz. Zira din de size emanettir, beden de.

Şiir

Bilmek istersen seni,
Cân içinde ara cânı.
Geç cânından bul ânı,
Sen seni bil, sen seni.

Kim bildi ef'âlini,
Ol bildi sıfâtını,
Anda gördü zâtını,
Sen seni bil, sen seni.

Görünen sıfâtındır,
O'nu gören zâtındır,
Gayri ne hâcetindir,
Sen seni bil, sen seni.

Kim ki hayrete vardı,
Nûra müstagrak oldu,
Tevhîd-i zâtı buldu,
Sen seni bil, sen seni.

Bayram özünü bildi,
Bileni anda buldu,
Bulan ol kendi oldu,
Sen seni bil, sen seni.